Sermaye Olarak Getirilebilecek Malvarlığı Unsurları
Sermaye Olarak Getirilebilecek Malvarlığı Unsurları
Sermaye Olarak Getirilebilecek Malvarlığı Unsurları Sermaye olarak getirilebilecek değerler bakımından Ticaret Kanunu Madde 342, anonim şirketler için özel hüküm niteliğindedir. Ancak bu hükmün izin verdiği ölçüde ticaret şirketlerine ilişkin genel hükümler arasında yer alan TK.127’nin de dikkate alınması gerekmektedir. TK.127/1 ticaret şirketlerine sermaye olarak konulabilecek değerlerin neler olduğunu örnek kabilinden saymaktadır. Her iki düzenleme karşılaştırmalı olarak incelendiğinde, ticaret şirketleri bakımından sermaye olarak getirilmesine genel anlamda izin verilen ancak anonim şirketlerde sermaye olarak kabul edilemeyen unsurlar şunlardır:
a. Hizmet Edimleri ve Kişisel Emek
TK.127 ‘den farklı olarak TK.342 kişisel emeğin yanı sıra hizmet edimlerini de özel olarak saymış ve bunların da sermaye olarak getirilmeyeceğini kabul etmiştir. Ancak BK(Borçlar Kanunu) m.428, 429 çerçevesinde hizmet sözleşmesinin devredilmesi mümkündür. Bu sebeple, TK.127/j hükmü çerçevesinde anonim şirket ve limited şirket dışında kalan ticaret şirketlerine, bir hizmet sözleşmesi çerçevesinde taahhüt edilmiş hizmet edimleri de sermaye olarak getirilebilir. TK.127 ‘de ayrıca sayılmamış olması, sayımın örnek kabilinden olması sebebiyle olumsuz bir etki doğurmaz.
b. Ticari İtibar
Kişisel emek gibi ticari itibarın sermaye olarak getirilmesi de anonim şirketin sermaye şirketi olma özelliği ile bağdaşmamaktadır. eTK ‘da olduğu gibi TK ile de ticari itibarın anonim şirketlerde sermaye olarak getirilmesine müsaade edilmemiştir.
c. Vadesi Gelmemiş Alacaklar
TK.127/a bendinde herhangi bir kayıt olmaksızın alacakların sermaye olarak getirilebileceği kabul edilmiştir. Bu farklılık, TK.130/II hükmü çerçevesinde anonim şirketlerde sermayenin ortaklarca ifasında gecikmelerin önüne geçmeyi temin eder. Şöyle ki, anonim şirket ve limited şirket dışında kalan şirketlerde, vadesi gelmemiş bir alacak sermaye olarak getirildiğinde, vade ne kadar uzunsa, sermayenin şirkete girişi de o kadar uzun bir süre sonraya ötelenir. Vadesi gelmemiş bir alacak, aksi kararlaştırılmış olmadıkça vade gününden itibaren bir ay içinde tahsil edilemezse, bu alacağı sermaye olarak taahhüt eden ortağın hem sermayeyi, hem temerrüt faizini hem şirketin gecikme sebebiyle uğradığı zararı tazmin borcu doğar. Vadenin gelmesinden ve bir aylık sürenin dolmasından önce ise, ortaktan herhangi bir talepte bulunma imkanı olmaz. Halbuki anonim şirket ve limited şirketlerde vadesi gelmeyen alacaklar sermaye olarak getirilemedikleri için, alacağın sermaye olarak konulması durumunda ortağa müracaat için beklenecek süre, şirketin tüzel kişilik kazandığı tarihten itibaren sadece bir aydır ( TK. 130/II ).