Emredici Hükümler ilkesi / Anonim Şirketlere Hakim Olan İlkeler 3-1
Emredici Hükümler ilkesi
Anonim Şirketlere Hakim Olan İlkeler
F. Emredici Hükümler ilkesi – 3/1
Ticaret Kanunu, anonim ve limited şirketlere ilişkin hükümlerden ancak kanunda açıkça izin verilen hallerde sapılabileceğini, diğer Kanunlarda öngörülmesine izin verilen hallerde sapılabileceğini, diğer Kanunlarda öngörülmesine izin verilen tamamlayıcı esas sözleşme hükümlerinin de sadece ilgili kanuna özgülenmiş olarak hüküm doğuracağını hükme bağlamıştır ( TK.340,579 ).
TK.340 hükmü, henüz uygulanmaya başlamadan önce doktrinde önemli tartışmalara sebep olmuş ve bir çok eleştiri almıştır. Bu bağlamda, hükmün, esas sözleşmenin düzenlenmesinde pay sahiplerinin iradelerine pek az yer bıraktığı, bütün esas sözleşmelerin bir örnek hale gelmesine sebep olacağı; emredici olmayan hükümlerin belirlenmesi tartışmasını yaratacağı; ticaret sicili müdürüne geniş takdir yetkisi verilmiş olduğu, sınırlamanın anonim şirkete çelik korse giydirmek olduğu, anonim şirketler hukukunun gelişmesini önemli ölçüde engelleyeceği, pay sahipleri sözleşmesi yapılması eğilimini arttıracağı, eski Ticaret Kanunu‘nun yürürlükte olduğu dönemde kurulan anonim şirket esas sözleşmeleri ile bu sözleşme hükümleri çerçevesinde kurulan ortaklar arası çıkar dengeleri bakımından olağanüstü bir tehlike oluşturduğu belirtilmiştir. Bu ilkenin halka açık anonim şirketler için savunulabileceği, belirtilmiştir.
Bu ilkenin halka açık anonim şirketler için savunulabileceği, kapalı tip anonim şirketler için gerekli olmadığı ileri sürülmüştür. Sermaye şirketlerinin gelişimini engelleyeceği, hangi hükümlerin emredici olduğunu belirlemenin kolay olmadığı, kanunda buna acıkça izin verilmişse ifadesinin anlamının da ayrıca tartışma doğuracağı eleştirisi yapılmıştır.
Hükümlerin sadece lazım mı yoksa amacının mı dikkate alınacağı tartışması yapılmış, kanunun suskun kaldığı, hiç bir hüküm öngörmediği konularda esas sözleşme ile sapmanın mümkün olmadığı, gerekçedeki açıklamanın aksine açıkça geçersiz olan bir hükmün esas sözleşmede bulunmasının hukuken hiç bir önemi olmayacağı ve bu durumda Ticaret Kanunu(TK) madde 340 ‘ın pay sahiplerine ve alacaklılara farklı ve özel bir koruyuculuk işlevi yüklendiğinden bahsedilmeyeceği, sözleşme serbestini sınırlayan Borçlar Kanunu madde 27 ‘de düzenlenen hususlara ilave olarak bu ilkenin kabulü ile sözleşme özgürlüğünün gereksiz yere, adil olmayan şekilde sınırlandırıldığı, kişilerin yaratıcı düşüncelerini dumura uğratacağı, TK.330 hükmü ile çeliştiği ifade edilmiştir.