Nafaka ve Nafaka Türleri
Nafaka kelime anlamı itibariyle “geçinmek için gerekli şeylerin bütünü, geçimlik” anlamına gelmektedir. Her ne kadar toplum nezdinde nafaka talebinde bulunacak kimseler eş ve çocuklar olarak bilinse de kardeşler ve üstsoy da nafaka talebinde bulunabilir. Bu sebeple nafakanın, ekonomik olarak ihtiyacı bulunan eşlerin birbirlerine, altsoyun üstsoya, üstsoyun altsoya, kardeşin kardeşlerine yardım yükümlülüğü şeklinde tanımlanması mümkündür.
Ailenin toplumsal yaşamın temeli olması ve ailenin huzur ve refahı, aile birliğinin korunması ve devamlılığının sağlanması açısından nafaka hususu Türk Medeni Kanununun ikinci kitabını oluşturan Aile Hukuku kısmında detaylıca düzenlenmiştir.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanununa göre nafaka türleri şunlardır:
- 1) Tedbir Nafakası
- 2) Yoksulluk Nafakası
- 3) İştirak Nafakası
- 4) Yardım nafakası
1-TEDBİR NAFAKASI
Tedbir nafakası, Türk Medeni Kanunu madde 169 gereğince boşanma veya ayrılık davası sırasında eşler ve çocuklar için gerekli olan barınma, geçinme, bakım ve korunma için gerekli olan önlemlerin alınması bakımından gereken geçici bir yardım yükümlülüğüdür.
Kimler Tedbir Nafakası Talebinde Bulunabilir?
Tedbir nafakası, aile birliği devam ederken sürdürülen yaşam düzeyinin dava devam ederken de sürdürülmesi amacına hizmet eden geçici bir yükümlülüktür. Bu sebeple dava sebebiyle yoksulluğa düşecek eşlerden biri diğer eşten ve her bir çocuk için tedbir nafakası talebinde bulunulabilir. Tarafların tedbir nafakası talebi bulunmasa dahi hakimin somut olayın koşullarını ve tarafların ekonomik durumlarını gözeterek resen tedbir nafakasına hükmetmesi mümkündür.
Tedbir Nafakasının Miktarı
Tedbir nafakasının miktarı hakim tarafından resen belirlenir. Ancak nafaka talebinde bulunan taraf miktar olarak bir belirleme yapmışsa hakim taleple bağlılık ilkesi gereği bu tutarı aşacak miktara hükmedemeyecektir. Hakimin hükmettiği tedbir nafakasına itiraz etmek mümkün olup itiraz eden taraf, diğer tarafın yoksulluğa düşmeyecek olduğunu ispat etmek durumundadır.
Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre tedbir nafakası yükümlüsünün hükümlü, tutuklu, akıl hastası, daha fazla kusurlu olması nafaka yükümlülüğünü etkilememektedir. Gelir azlığı tedbir nafakası verilmesine engel olmayıp nafaka takdirinde dikkate alınabilir. (YHGK 19/04/2006 tarihli 2006/2-137 E., 2006/211 K. Sayılı ilamı)
Tedbir Nafakası Ne Zaman Sona Erer?
Tedbir nafakası geçici bir önlem olarak dava tarihinden itibaren kararın kesinleşmesine kadar devam eder. Boşanma davasına karşı dava açılmışsa ya da sonradan açılan dava ilk açılan dava ile birleştirilmişse ilk açılan dava tarihi itibariyle mahkeme tarafından tesis edilen ara karar ile tedbir nafakasına hükmedilir. Tedbir nafakası talebi bulunmayan taraf yargılama esnasında da talepte bulunabilir. Boşanma veya ayrılık davasında verilen tedbir nafakası bu davalara ilişkin kararların kesinleştiği tarihten itibaren sona erer. Boşanma davası kesinleştikten sonra ise yoksulluk ve iştirak nafakası şeklinde devam edebileceği gibi tamamen de ortadan kalkmasına da hükmedilebilir.
Tedbir Nafakasının İcrası
Mahkeme tedbir nafakasının ödenmesine bir ara karar tesis ederek karar verir. Mahkeme ara kararları ilam niteliğinde olmadığından ve İİK m. 68 normlarını ihtiva eden belgelerden de sayılmadığından ödememe halinde ilamlı icraya konu edilemeyecektir. Mahkeme tarafından hükmedilen tedbir nafakasının ödenmemesi halinde ilgili karar ilamsız icra takibine konu olacaktır. Tedbir nafakasına ilişkin ilamsız icra takibine yasal süresi içerisinde itiraz mümkündür.
2- YOKSULLUK NAFAKASI
Yoksulluk nafakası, Türk Medeni Kanunu Madde 175’te “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
Eşlerden birinin boşanma sonrası maddi ve manevi varlığını geliştirme, barınma, beslenme, sağlık gibi temel ihtiyaçlarını karşılama noktasında ekonomik olarak boşanma öncesine ve diğer eşe nazaran daha yoksul duruma düşmemesi açısından yoksulluk nafakasına hükmedilmektedir.
Yoksulluk Nafakasının Şartları
Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için taraflardan birinin talebinin bulunması gerekir.
Talep olmaksızın resen hakim tarafından yoksulluk nafakasına hükmedilemez. Nihai karar verilinceye kadar nafaka talebinde bulunulması mümkündür. Nafaka talebi, boşanma davasında istenebileceği gibi ayrı bir dava açılarak da istenebilir. Ancak boşanma davasından sonra açılacak yoksulluk nafakasına ilişkin davanın TMK m.178 uyarınca boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren bir yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu unutulmamalıdır.
Yoksulluk nafakası talebinde bulunan kişinin boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması gerekir.
Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, düzenli gelirinin ve mal varlıklarının bulunup bulunmadığı boşanma sonrası yoksulluğa düşüp düşmeyeceği hususunda belirleyicidir.
Nafaka talep eden eş, kusursuz ya da diğer eşe nazaran daha az kusurlu olmalıdır.
Talepte bulunan, diğer eşe göre daha ağır kusurlu ise, yoksulluğa düşmüş olsa bile, lehine nafakaya hükmedilmesi mümkün değildir.
Nafaka yükümlüsünün kusurunun bulunup bulunmaması aranmaz.
Takdir edilecek nafaka, nafaka yükümlüsü eşin mali gücü ile orantılı olmalıdır.
Diğer şartlar sağlansa dahi hükmedilecek nafaka miktarı, nafaka yükümlüsünün ödeme gücünü aşacak miktarda olmayıp, mali gücü ile orantılı olmalıdır. Nafaka yükümlüsü eşin ödeme gücünün tespitinde bakmakla yükümlü olduğu kişilerin de ihtiyaçları ve geçiminin göz önünde bulundurulması gerekir. Taraflar nafakanın hiç ödenmemesini kararlaştırabilecekleri gibi miktarını ve ödenecek para birimini de kararlaştırabilirler.
Yoksulluk Nafakasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Yoksulluk nafakası, boşanma davası ile birlikte talep edilmişse; boşanma davasına bakmaya görevli ve yetkili olan aile mahkemesidir. Boşanma davasından sonra ayrı bir dava ile ile sürülmüşse; TMK m.177 ve Aile Mahkemeleri Kanunu m.4 uyarınca nafaka alacaklısının yerleşim yeri aile mahkemesi görevli ve yetkilidir.
Yoksulluk Nafakasının Süresi
Yoksulluk nafakası TMK m.175 uyarınca süresizdir. Kural bu olmakla birlikte TMK m.176/III nafakanın sona erebileceği halleri düzenlemiştir. Nafaka alacağı kişiye sıkı sıkıya bağlı alacak niteliğinde olduğundan ve nafaka borcu da kişiye sıkı sıkıya bağlı borç niteliğinde olduğundan nafaka alacaklısı ve borçlusunun ölümü ile kendiliğinden sona erer. Bu sebeple nafaka alacaklısı eşin ölümü halinde mirasçıları nafaka borçlusundan herhangi bir talepte bulunamayacaktır. Ancak ölüm anına kadar muaccel olan nafaka alacaklarının mirasçılar tarafından istenmesine bir engel yoktur. Nafaka alacaklısının yeniden evlenmesi, nafaka yükümlülüğünü kendiliğinden sona erdiren diğer bir haldir. Nafaka borçlusunun yeniden evlenmesi, nafaka yükümlülüğünü ortadan kaldırmasa da mali yükümlülüğü gözetilerek indirim sebebi olabilir. Mahkeme kararı ile irat biçiminde ödenen nafaka yükümlülüğünün sona erme halleri ise, nafaka alacaklısının evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğun ortadan kalkması ve haysiyetsiz hayat sürmesidir.
Yoksulluk Nafakasının Ödeme Biçimi ve Kararın İcrası
TMK m. 176 gereğince, hakim yoksulluk nafakasının toptan veya irat biçiminde ödenmesine hükmedebilir. Ödeme biçimi kural olarak hakimin takdirinde bulunsa dahi tarafların bu hususta kamu düzenine, ahlaka ve emredici hukuk kurallarına aykırı olmamak kaydıyla anlaşma yapmaları mümkündür. Tarafların yapmış oldukları bu anlaşma ise TMK m.184/b.5 gereği, hakimin onayı ile geçerli olur.
Nafaka borçlusu, hükmedilen nafaka miktarına ilişkin kararın kesinleşmesine rağmen ödemede bulunmaz ise aleyhine ilamlı icra takibi başlatılabilir. Ayrıca İİK m. 344 gereğince, alacaklının şikayeti üzerine nafaka yükümlülüğünü yerine getirmeyen borçlu hakkında üç aya kadar tazyik hapsine hükmedilebildiğinden cezai sorumluluğu da gündeme gelmektedir.
3- İŞTİRAK NAFAKASI
Evlilik boşanma ile sona erdirdiğinde velayet kendisine verilmeyen tarafın, müşterek çocuğun bakım ve giderlerine katılma yükümlülüğü sona ermemektedir. Velayet kendisine verilmeyen tarafın da çocuğun bakım masraflarına TMK m. 182/II’ye göre, mali gücü oranında katılma yükümlülüğü bulunmaktadır. Yapılacak bu ödeme iştirak nafakası adı altında, çocuğun maddi ve manevi gelişimine katkı sağlamak ve gelişimi için ekonomik olarak ihtiyaçlarının karşılanması amacına hizmet etmektedir.
Kimler İştirak Nafakası Talebinde Bulunabilir
TMK m. 329’a göre, ayırt etme gücünü sahip çocuk, vasi, çocuğa atanan kayyım, fiili olarak çocuğa bakmakta olan eş iştirak nafakası talebinde bulunabilir. Talep olmasa dahi çocuğun yüksek yararı ve menfaatlerinin korunması gereği hakim tarafından resen iştirak nafakasına hükmedilebilir.
İştirak Nafakasının Miktarı
Çocuğun yüksek menfaati gözetilerek eğitimi, bakımı, beslenmesi, sosyal faaliyetlerini geliştirebilmesi için kısacası temel ihtiyaçlarının yanı sıra maddi ve manevi olarak gelişimi için gerekli olan bakım masraflarının boşanma ve ayrılık sonrası da karşılanması gerekmektedir. Bu sebeple hakim tarafından tarafların sosyo ekonomik durumları gözetilerek mali gücü oranında iştirak nafakasına hükmedilir. İştirak nafakasına hükmedilirken nafaka ödemekle yükümlü olan anne ya da babanın mali gücü, çocuğun ihtiyaçları, yaşı, günün ekonomik koşulları göz önünde bulundurulur.
İştirak Nafakasının Süresi
İştirak nafakası kural olarak kararın kesinleşmesiyle ödenmeye başlanır ve çocuk ergin oluncaya kadar devam eder. Ancak TMK m. 328/II, “Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.” maddesi gereğince çocuk ergin olsa dahi eğitimi devam ediyorsa, iştirak nafakası da eğitimi sona erinceye kadar devam eder. Bunun yanısıra çocuğun evlenmesi, nafaka borçlusunun ölmesi, çocuğun TMK m. 12 uyarınca ergin kılınması da iştirak nafakasını sona erdiren sebeplerdendir.
İştirak Nafakasının Ödenme Biçimi ve İcrası
İştirak nafakası, TMK m.330/II’ye göre, her ay peşin olarak ödenir. İştirak nafakası, kararın kesinleşmesi ile ödenmeye başlanır. Karar kesinleşmesine rağmen nafaka borçlusu tarafından tam ve eksiksiz ödeme yapılmıyorsa borçlu aleyhine ilamlı icra takibi başlatılabilir. Bunun yanında İİK m. 344 gereğince alacaklının şikayeti üzerine, diğer şartların varlığı halinde nafaka yükümlülüğünü yerine getirmeyen borçlu hakkında üç aya kadar tazyik hapsine hükmedilebilmesi mümkündür.
4- YARDIM NAFAKASI
TMK m. 364’e göre, “Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üst soyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.
Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri refah içinde bulunmalarına bağlıdır.
Eş ile ana ve babanın bakım borçlarına ilişkin hükümler saklıdır.”
Yardım nafakası talep edebilmek için, yardım edilmemesi halinde yoksulluğa düşme tehlikesinin bulunması gerekir. Yaşaması ve geçimi için zorunlu olan vasıtaları kendi olanakları ile (emeği, malları vs) temin edemeyen kimse yoksulluğa düşmüş sayılır.
Kimler Yardım Nafakası Talebinde Bulunabilir?
Kendisine yardım edilmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan hangi derecede olursa olsun üstsoy, altsoy kan hısımları ile kardeşlerdir. Aynı zamanda bu kimseler nafaka yükümlüsü olup kendilerine karşı yardım nafakası talebinde bulunulabilir. Bir başka deyişle nafaka yükümlülüğü çift yönlü bir kurum olup nafaka alacaklısı ve nafaka yükümlüsü olan kişiler TMK m.364/I’de sayılan kişilerdir. Örneğin, koşulların varlığı halinde büyükbaba torunundan yardım nafakası talebinde bulunabileceği gibi torunu büyükbabasından yardım nafakası talebinde bulunabilir. Ancak her durumda yardım nafakası talep edenin kendisine yardım edilmediği takdirde yoksulluğa düşecek olmasını ispat etmesi gerekir.
Yardım Nafakasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
TMK m. 365/VI ve Aile Mahkemeleri Kanununa göre yardım nafakası davaları, taraflardan birinin yerleşim yeri aile mahkemesinde açılır.
Yardım Nafakasının Miktarı
Nafaka yükümlüsünün mali gücünün elverdiği miktarı aşmamak kaydı ile nafaka talebinde bulunanın geçinmesi için zorunlu olan miktar tespit olunarak hakim tarafından takdir edilir. Takdir ve tespit olunan bu miktar nafaka yükümlüsünün ödeme gücünü aşamaz.
Yardım Nafakasının Süresi
Yardım nafakası, 28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı YİBK’na göre, davanın açıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Nafaka yükümlüsü ya da alacaklısının ölümü ile kendiliğinden sona erer. Yardım nafakası talep edenin yoksulluk durumu ortadan kalkmış ya da nafaka yükümlüsünün bakım ve yardım gücü ortadan kalkmışsa mahkeme kararı ile nafakanın sona erdirilmesi mümkündür.
NAFAKA BEDELİNİN UYARLANMASI
Ekonomik koşullarının değişmesi, paranın alım gücü, eşlerin medeni durumları, tarafların sosyal ve ekonomik statülerinde meydana gelen değişiklikler sebebiyle ve hakkaniyetin gerektirdiği hallerde hükmedilen nafaka miktarının uyarlanması mümkündür.
Yoksulluk Nafakasında Nafaka Bedelinin Uyarlanması
TMK m. 176/IV’e göre, “Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. ” Kanunkoyucu yoksulluk nafakası ile ilgili getirdiği düzenlemede nafaka bedelinin artırımına ve azaltımına tarafların mali durumların değişmesi veya hakkaniyetin gerektirmesi hallerinde imkan tanımıştır. Bu sebeple taraflar nafakanın artırılması ve azaltılması talepli dava ikame edebilir. Örneğin, nafaka yükümlüsü eş, işinden ayrılmış ya da yeni bir evlilik yapmış ve bu evlilikten çocukları olmuşsa mali gücünün nafaka miktarını ödemeye elverişli olmadığını ispat etmek koşulu ile mahkemeden nafakanın ödeme gücüne göre uyarlanması talebinde bulunabilir.
İştirak Nafakasında Nafaka Bedelinin Uyarlanması
TMK m. 331’e göre, “Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler ve nafakayı kaldırır.” Nafaka alacaklısı çocuk ya da velayeti kendisine bırakılan anne ya da baba çocuk lehine ödenen iştirak nafakasının ihtiyaçları karşılama noktasında yeterli gelmemesine sebebiyet verecek yeni ve önemli bir vakıanın meydana geldiğini ispat ederek nafakanın artırılması talebinde bulunabilir. Örneğin, çocuğun dershaneye gidecek olması sebebiyle masraflarının artması somut olayın koşullarına göre nafaka artırım sebebi teşkil edebilir.
Günün ekonomik koşulları gözetilerek mahkemeden hükmedilen nafaka miktarının her yıl belirli oranda (örneğin her yıl TEFE/TÜFE, Döviz Artış Kuru, Altın Fiyatları endeksine, enflasyon oranına göre) arttırılması talebinde bulunmak sureti ile sonraki yıllarda ödenecek nafaka miktarının da hakim tarafından belirlenmesi istenebilir. Anlaşmalı boşanma protokolünde de tarafların nafaka artış oranı hususunda belirli bir artış endeksine bağlanmasını istemeleri mümkündür. Esasen bu yönde bir talep ile, nafaka bedelinin ihtiyaçları karşılama noktasında yetersiz kalması sebebiyle ileride açılması muhtemel nafaka bedelinin artırılması davası ile karşılaşılmasının da önüne geçebilecek mahiyettedir.
SONUÇ
Toplumumuzda nafaka talep ve davaları ile sıklıkla karşılaşılmaktadır. Nafaka alacaklısının taleplerini etraflıca belirlemesi davanın seyri bakımından oldukça önem arz etmektedir. Nafaka yükümlüsü de yükümlülüklerinin farkında olmalı ve yerine getirmediği takdirde karşılaşabileceği yaptırımların bilinci ile hareket etmelidir. Ayrıca her iki tarafın nafakanın artırılması, azaltılması, kaldırılmasına ilişkin talep ve dava haklarının bulunduğu da gözetildiğinde konunun hassasiyeti ve olası hak kayıplarının önüne geçebilmek açısından süreci aile hukuku alanında uzman bir avukat ile yürütmenizde fayda vardır.